29 Aralık 2010

YENİ YIL..


İşte yine bir yıl daha geride kalıyor..



Acısı ile,tatlısı ile..

Sevinci ile,hüznü ile..

Geriye dönüp baktığımızda,nedendir bilinmez aklımızda daha çok yaşadığımız hayal kırıklıkları,
başarısızlıklarımız,dargınlıklarımız,parasızlıklarımız,kayıplarımız kalıyor..

Aslında ,bir an bile olsa hiç mi gülmüyoruz,hiç mi kahkaha atmıyoruz,hiç mi birisini alkışlamıyoruz..


Geçen zamanı geri getiremeyiz..

Yaşadıklarımızın bize öğrettiklerinin ,olaylardan çıkartabildiğimiz derslerin farkına varabiliyorsak belki
bundan sonra daha doğru ve iyi şeyler yapabiliriz.

Belki her geçen yıl,ay,gün tek tek ne yaptığımı,neler yaşadığımı,nelere sevinip,nelere üzüldüğümü hatırlayamam.


Ama her zaman kendimi daha çok geliştirmeye,çevremdekilere,aileme,arkadaşlarıma karşı daha iyi,daha yararlı,daha sevecen olmaya çalışırım.Bundan sonra da öyle olacağım.

Şimdi düşünüyorum..


2010'da neler yapmışım diye..


Tek tek hatırlayamasam da;

*28 Haziran 2010'da oğlumuz İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun oldu.İlk 30 başarılı Doktordan biri oldu.Onunla her zaman gurur duyuyoruz.Şimdi mecburi hizmetini yerine getiriyor.TUS'un sonucunu bekliyor.

*2007 yılının sonunda en son işimden (sigorta) ayrılmıştım..Sürekli kendime uygun iş aradım.


*Ağustosun ilk günlerinde eşim ikinci defa aynı iş yerinden ekonomik zorluklar nedeniyle çıkarıldı.


*Ben de,hemen kendime iş bulmak için harekete geçtim.

*5 Ağustos 2010'da Re/max'da Gayrimenkul Danışmanı olarak işe alındım.

*1 Eylül 2010 'dan itibaren son 3 yıl araştırıp,birçok ofisle görüşme yapıp çalışmayı çok istediğim RE/MAX'da artık ben de Gayrimenkul Danışmanı oldum.(O şimdi Gayrimenkul Danışmanı..)

*Eşim şimdi bana destek oluyor.

*Yine Ağustos Ayında lise üçüncü (11.sınıf) sınıfa geçen kızımın Türkiye'nin en iyi ve başarılı dershanelerinden birisine kaydını yaptırdım.

*Kızım okulunda ve dershane de çok başarılı..İnşallah gelecek sene gireceği Üniversite sınavında çok istediği Mimarlık Bölümünü kazanır.

*Halen yeni başladığım emlak sektöründe kendimi geliştirmeye, başarılı olmaya, para kazanmaya çalışıyorum.

*Aralık 2010'da eşimle gittiğim ''Body Worlds-Yaşam Döngüsü'' Sergisini gezdikten sonra,hayatta yaşanan hırsların,savaşların ne kadar boş ve anlamsız olduğunu bir kere daha anladım.Bu dünyadan gittikten sonra ,geriye bir tek adımız kalıyor.

2010 yılna ait hatırladığım önemli olaylar bu kadar şimdilik.

365 gün neler yaptığımı tek tek hatırlayamıyorum.


İnsana yaşadığı an önemli de gelse ,demek sonradan unutulabiliyor.

2011 yılının herkes için çok daha iyi olmasını diliyorum.

Dünya'da sevgi,barış,refah olur inşallah.

Terörün, kazaların ,ağır hastalıkların olmamasını diliyorum.

Kimsenin işsiz kalmamasını,geçim sıkıntısı çekmemesini diliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman Atatürk ilkelerine bağlı,çağdaş,laik olmasını diliyorum.

Çocuklarımızın daha küçücük yaşta sınav yarışında harap edilmemesini,çocukluklarını sağlık ve mutlulukla yaşamalarını diliyorum.

Asgari ücretin,yeterli bir seviyeden başlamasını diliyorum.

Gelir dağılımının dengeli olmasını diliyorum.

Memleketi yönetenlerin,birbirleriyle kavga edeceklerine birlik olup,daha yararlı işler yapmasını diliyorum.

Yeni Yılın size ve sevdiklerinize sağlık,mutluluk,huzur,başarı getirmesini diliyorum.


Güle güle 2010..

İnşallah hoşgelirsin 2011..

selma er.

17 Aralık 2010

''BODYWORLDS-YAŞAM DÖNGÜSÜ'' Sergisi'ne Gittim..


‎250.000'den fazla ziyaretcisiyle Türkiye'nin en büyük etkinliği BODY WORLDS
sergisi yoğun talep üzerine 27 MART 2011’e kadar uzatıldı!!




********************************************************

Yoğun talep üzerine Body Worlds Sergisi

18-19 Aralık 2010 09:00 - 20:00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.


http://www.bodyworlds-istanbul.com/

15 Aralık 2010'da  çok soğuk bir İstanbul havasında eşimle birlikte sergiyi gezmeye gittik.

Serginin son günleri olmasından dolayı çok çok kalabalıktı.

Okullardan grup olarak gelen öğrenciler çoğunlukta idi.

Bilet sırasında epeyce bekledikten sonra içeriye girebildik.

Sesli dinleme cihazı da aldık.(isteyene 5 TL karşılığında veriyorlar)

Kalabalık yüzünden bakmak istediğim şeylere zor ulaştım.

Sergide fotoğraf çekmek yasak,yine de bazı öğrenciler dayanamayıp cep telefonlarının kamerasından 1-2 görüntü çektiler.

Sergi hakkında önceden ( sınıf arkadaşları ile gezen kızımdan ve internetten) bayağı bilgi edinmiştim.

Nedense,tahmin ettiğim gibi olmadı.

İzlerken çok heyecanlanmadım,daha yaşarken bedeninin tamamını bu amaçla bağışlayan insanları görünce ağlamadım da..

Ama izlediklerim bana çok şey düşündürdü..

Anne rahminde,doğmadan ölen ceninleri gördüm.

Dünya'ya gelmeye hazırlanan bebeklerin daha 1-2-3-4-5-6-7 haftalık ''cenin halini'' gördüm.

Cenin,8.haftalık olunca birden daha hızlı değişime uğruyor ve daha hızlı gelişmeye başlıyor!

Plesenta gördüm..İkiz bebek plesantasını da gördüm.Ayrı yumurta ikizine ait imiş.

Ben de ayrı yumurta ikizlerinden biriyim.İkiz kardeşim var.Bana hiç benzemeyen ayrı yumurta ikizim!Canımdan çok sevdiğim kardeşim.Bu yüzden gördüğüm ikiz plesantası beni çok etkiledi..

Siz hiç insan kafatası kesitinin içinde gerçek beyin gördünüz mü?

Ben bu gün ilk defa gördüm!

Sağlıklı,sağlıksız,alzheimer hastası insanların beyinlerini gördüm.

http://www.alzheimer.gen.tr/alzheimernedir.asp

Bazı insanlar için ''beyinsiz'' derler ya..

Aslında herkesin iyi kötü bir beyni var çok şükür!

Bazı insanlar için de kalpsiz derler!

Kalpsiz insan da yok! Ama yüreksiz,vefasız insanlar var maalesef..

Karaciğer,vücutta en büyük organ imiş.


Sağlıklı ve sağlıksız karaciğerin farkını gördüm.Rengi,büyüklüğü sağlık durumuna göre değişiyor.


Sigara içen ve içmeyen insanların akciğerleri de çok farklı.

Sigara içenlerin akciğeri koyu renk.

Pasif içiciler de günde en az 5 sigara içmiş kadar oluyormuş.

İnsan vücudunda en çok yer kaplayan organ ne imiş biliyor musunuz?

İnsan bedenini tamamen kaplayan,kapatan derisi imiş..

**Sergiyi gezerken yazdığım kısa notları sizlerle paylaşmak istiyorum;

Dil vücuttaki en güçlü kaslardan biridir.
Bir kadın ömrü boyunca dünyaya 35 çocuk getirme kapasitesine sahiptir.
Hemen hemen 7 yılda bir,vücudumuz bir tam iskelete denk olacak şekilde yenilenir.
Alyuvarlar saniyede 2 milyon adet hızında oluşur.
İnsan vücudunda neredeyse 96.500 km. kandamarı bulunur.
Utandınız mı?Yüzünüz kızardığında mide zarınızda kızarır.
Ortalama insan ömrü boyunca 330 milyon litre hava solur.
Doğduğumuzda 350 kemiğimiz vardır.Çocukluk evresinden sonra 144 tanesi birbirine kaynadı.
Bir yetişkinin ağırlığının %60'ından fazlası su.
Vücut hakkında eğitici ve eğlenceli bilgilerin daha fazlasını öğrenmek için ;

http://www.bodyworlds.com/

(Resmi Bodyworlds Sayfası; Ana Sayfadaki bütün fotoğrafların üzerine tek tek tıklayınız.)
(Geçmiş ve Gelecek Sergiler hakkında da bilgi sahibi olacaksınız.)



http://www.bodyworlds-istanbul.com/


Şaşırtıcı Gerçekler


Bölümünü tıklayıp bakabilirsiniz.


İnsanlar hayatta iken kendi özgür iradeleri ve istekleri ile organ bağışı yapabildikleri gibi,1978 yılından beri uygulanmaya başlayan PLASTİNASYON ile ilgili,tüm bedenlerini PLASTİNAT olmak amacıyla bağışlayabiliyorlar.

Uluslararası Plastinasyon Cemiyeti'nin çalışmaları ile ilgili bilgi edinebilirsiniz.

''Salt fiziksel olanın sunulması,body worlds ziyaretçilerine elle tutulamayan ve ölçülemeyeni hatırlatıyor.Ölümden sonra plastine edilmişlerden,gıyabında ruhu aydınlatıyor.''

''Plastinasyon,bireysel bir matem objesi olan bedeni,bir saygı,öğrenme,aydınlanma ve minnet objesine dönüştürüyor.''

''Bütün bir vücudun diseksiyonu ve plastinasyonu yaklaşık 1.500 çalışma saati gerektirir ve normalde 1 yıl sürer.''

http://www.koerperspende.de/en.html

Plastinasyon aşamaları:

1-Tahnit etme ve Anatomik Diseksiyon,
2-Vüvut yağı ve suyun çıkarılması,
3-Zorlu emdirme,
4-Konumlandırma,
5-Sertleşme.

Bu 5 aşamayı gösteren kısa bir video izledim.
İnsan çok etkileniyor gerçekten.
Sergide ''dokunmak yasak'' yazdığı halde,bazı Plastinat'lara dokundum.Ama sert bir şeye dokunmaktan başka bir şey hissetmedim.
Plastinat'ların çoğu erkek idi.Bir kaç kadın da vardı.
Vücuttaki kaslar pembe,yağlar beyaz görünüyor.
Sergideki her bir Plastinat'a ayrı bir duruş şekli verilmiş.
Bazıları oturuyor,bazıları spor yapıyor-top oynuyor,bir tanesi oturduğu yerde başını öne eğmiş satranç oynuyor,birisi halkaya tutunmuş spor yapıyor,vb..
Her birinin duruş şekline göre kaslarının durumu gözler önüne seriliyor.Bir kol kasının gergin halde iken yelpaze gibi açılmış hali çok ilginç.
Göğüs kafesi,içindeki organlar,kemikler,omurilik,sinirler,beyin,kalp,akciğer,karaciğer,dalak,
mide,cinsel organlar,bağırsaklar,diğer organlar..
Devasa boyutta bir AT Plastinat,üzerinde İNSAN Plastinat,Çok büyük bir ZÜRAFA Plastinat..
Beni en çok etkileyen de ,iplerle ve tellerle ayrı ayrı bağlanmış, sallanan insan kafatası,kemikleri,organları..Hepsi tek tek tellerin ucunda sallanıyor.Çok emek verilerek hazırlanmış belli ki.

Sergiyi gezerken duvardaki ''Yaşlanma Sanatının Ustaları'' başlıklı Panolarda yazılanlar;

''Onlar,sayıları az bir grubun birer parçası.6 milyarı aşkın bir dünyada onlardan yalnızca 450.000 var.Onlar,yüz yaşını aşmış insanlardır.Dünya'nın diğer bölgelerindeki hastalığa ve dermansızlığa teslim olan emsallerinin aksine bu yaşlılar bedenen ve zihnen diri,sağlıklı ve gençtirler.Bağımsız ve aktif olan bu kişiler ailelerinin önemli parçasıdır.''


1.Pano'da yazılanlar;
''Gökkuşağını yiyin.Yani bolca sebze ve meyve,balık ve yosun,soya ve togu ile kırmızı şarap,vitaminler,mineraller ve antioksidanlar açısından zengin bir beslenme düzeni süper yaşlıları kanser,kalp hastalığı ve diğer hastalıklara karşı korur.''

2.Pano'da yazılanlar;
''Birisine birşey ifade edin! ''

3.Pano'da yazılanlar;
''Ömür boyunca öğrenme ve dünyaya katılma ''(1904'de doğan bir kadın 101 yaşında bilgisayar öğrenmiş ve aynı zamanda kilisenin faal üyesi)

4.Pano'da yazılanlar;
''İyimserlik;uzun ömür sağlayan bir mantra''

5.Pano'da yazılanlar;
''Amaçlı bir yaşam ! ''

6.Pano'da yazılanlar;
''Bir yaşam tarzı olarak egzersiz ve hareket'' (yürüyüşe çıkmak,dua etmek,meditasyon yapmak veya bir arkadaşla öğle yemeği yemek.Stresi yok eden bu alışkanlıklar ; bu süper yaşlılar için bir ferahlık ve güç kaynağıdır.)

7.Pano'da yazılanlar;
''Bir yaşam tarzı olarak egzersiz ve hareket ''

8.Pano'da yazılanlar;
''Az aslında çoktur.%80 oranında doymak,günlük kalori alımının 1.900 ile sınırlamaktır.''

Diğer Panolarda Yazılanlar;

''Kimse sırf belirli bir yaşa gelmekle ihtiyarlamaz.Bizler ideallerimizden vazgeçerek ihtiyarlarız.Yıllar teni buruşturabilir.Ama heveslerimizden vazgeçmek ruhu buruşturur.''
(Samuel Ullman-1840-1924)(Amerika'lı işadamı,insan ve hayırsever)

''Neşe ve kahkaha olduktan sonra varsın kırışıklıklar gelsin.''
(William Shakespeare)

''Yürek atmaz olduğunda ;

-Ölüm ani bir oluş değil,bir süreçtir.
-Ölüm,kalp atışının durmasıyla başlar,
-Bedenin farklı bölgelerine oksijen ve besin maddeleri aktarımı kesintiye uğrar,
-Hücreler ölmeye başlar ve organların işlevleri durur.
-Önce beyin etkilenir,
-Azalan beyin aktivitesi bilinç ve algıyı azaltır,
-Solunum yüzeyselleşir,işitme ve görme bozuklukları duyulur.Son olarak beynin yaşamsal işlevler üzerindeki denetimi tamamen durur.
-Beyindeki elektrik faaliyetinin sona ermesi ''beyin ölümü''
-Beyin ölümünden 10-20 dk. sonra kalpteki hücrelerin çoğu ölür.
-Karaciğer,akciğer hücre ölümü.
-Sonra herşeyin bitti an!!!Gerçek Ölüm!!!


**Bütün bunlar beni çok etkiledi.

Sergide gördüğüm,okuduğum,yazdığım,hissttiğim şeyleri sizlerle paylaşmak istedim.

**Hala geç kalmış sayılmazsınız;

Sergi yoğun talep üzerine 19 Aralık 2010'a kadar uzatıldı.Mutlaka gidin,izleyin.Bir daha insan bedeninin,beynini,kalbinin gizemlerini böylesine yakından asla göremezsiniz.

http://www.facebook.com/selmaer#!/video/video.php?v=126968070691075&oid=111917215494582&comments

http://www.haber7.com/haber/20101210/Body-Worlds-sergisini-250-bin-kisi-ziyaret-etti.php


selma er.

''Yaşam Döngüsü''


''BODY WORLDS & Yaşam Döngüsü, bedenin ızdırap, hastalık ve optimal sağlık hallerindeki anatomik çalışmaları yoluyla insan bedeninin karmaşıklığını, direncini ve savunmasızlığını gösterir.

İnsan yaşam döngüsü ve yaşlanmanın özel bir sunumunu kapsar – doğum öncesi gelişim ve bebeklikten çocukluk ve ergenliğe, yetişkinliğe ve yaşlılığa kadar.


Bedeni hayat içinde yaşarken gösterir – en parlak çağında ve değişir, büyür, olgunlaşır, doruğa ulaşır ve son olarak solarken.

Yaşlanmayı insanın yaşam döngüsü bağlamında, döllenmedeki yaşam kıvılcımı ile ilham ile yaşanan ileriki yıllar arasındaki doğal bir süreç olarak.

Yaşla ilişkili konularda inanılmaz başarılar ve ibret öykülerinin yanı sıra ömür uzatma araştırmalarındaki en son bulguları sunar.

Yaşı ne olursa olsun, BODY WORLDS & Yaşam Döngüsü sergisi gören herkeste bir yankı uyandıracaktır.
ODY WORLDS Yaşam Döngüsü sergisi ögeleri ve yerleştirmeler aşağıdaki sırada ilerler....

Olağanüstü Dehanın Yürek Burkan Eseri – Hücre bölünmesi hakkında bir multimedya gösterisi ile iki haftalık ile neredeyse dokuz aylık arasında değişen tarihi anatomik koleksiyonlardan alınmış ve plastine edilmiş hayret verici embriyolar ve ceninlerden oluşan bir seçkiyi kapsayan, döllenmeye ve doğum öncesi gelişme sırasında “yaşlanmaya” sarsıcı bir bakış.

Smells Like Teen Spirit – Genç insanların yaratıcılığına bir övgü. Beynin bebeklikten çocukluğa ver ergenliğe kadarki gelişimine ve ergenlerin sanat, müzik, moda ve teknolojiyi etkileyen risk ve orijinalliğe olan düşkünlüklerine bakar.

Sanatçının Bakışı – doğumda ve yaşamın ilerleyen bölümlerindeki görme duyusu ve görüşe dair çarpıcı bir teşhir. Göz hastalıklarından –katarakt ve retinal göz hastalığı- muzdarip Empresyonist ressamlar Claude Monet ve Edgar Degas’ın görüşünün bilgisayarlı simülasyonlarını sunar. Stanford Üniversitesi Oftalmoloji Profesörü Dr. Michael Marmor’un uzmanlığına başvurularak yaratılan teşhir, Monet’nin Giverney manzaralarının yaratımı sırasında karşı karşıya olduğu sorunlar ile Degas’nın Saçını Kurulayan Kadın tablosunu etkileyen görme sorunlarına ışık tutar.

Asırlıklar Köyü – dünyanın farklı yerlerinde, yaşayan en yaşlı insanların bulunduğu coğrafi kümeler –Japonya’nın Okinawa bölgesinden, Sardinya’daki Ovodda’ya ve Pakistan’ın Hunza bölgesine kadar- hakkındaki bulguları sunar. Bu bölgelerde yaşayan ve uzun ömrün ne anlama geldiği hakkındaki kabullerimize kafa tutan bu insanların, bizlere de bir şeyler öğretebilecek ortak vasıfları ve yaşam tarzı uygulamaları olduğu görülmüştür.''

http://www.google.com.tr/images?um=1&hl=tr&lr=lang_tr&biw=1259&bih=599&tbs=isch%3A1%2Clr%3Alang_1tr&sa=1&q=plastinat&btnG=Ara&aq=f&aqi=&aql=&oq=&gs_rfai=

19 Kasım 2010

BİR KÜÇÜK ÇİÇEK..



Meleklerin yanına giden çok değerli bir ANNE'ye ,''MELEK ANNE''ye  dualarım ve saygılarımla...



Sevgili blog arkadaşım KARAKALEM'e bu acı gününde yanında olamasam da,


teselli edecek söz bulamasam da ..


Sevgili KARAKALEM;


Annenizin mekanı cennet olsun..

Işıklar içinde yatsın..


Merak etmeyin,benim annem sizin annenize iyi bakar oralarda..


Tekrar buluşuncaya dek..


Biz şimdilik buralardayız..


Sevdiklerimiz,bizi sevenler,bize ihtiyacı olanlar için..

Bizim bu dünyadaki görevlerimiz sona erinceye kadar..


selma er.

1 Kasım 2010

BLOG ÖDÜLÜM..


Bir süreden beri-tekrar çalışmaya başladığım 2 aydan beri-sevgili blog arkadaşlarımın yazılarını eskisi gibi düzenli  okuyamaz olduğum için üzülüyordum..

Bugün bir de baktım ki,sevgili güngör hanım beni ödüllendirmiş sağolsun..

Biliyorum ki seçmek çok zor..

Benimkinden çok daha güzel,yaratıcı,yararlı bloglar var..

Ama yazın buluşup,tanıştığımız ve ortak birçok yanımızla birbirimize karşı güzel duygular beslediğimiz, güzel bir dostluğun temelini attığımız sevgili Güngör hanım beni hatırlamış,ödül vermek istemiş..

Tekrar teşekkürler sevgili arkadaşım..

Benim severek takip ettiğim birçok blog var..

Hepsi ayrı ayrı değerli benim için..

Benim naçizane ödülüm hepsine aslında..

Buraya yazabildiklerim ve diğerlerine gönül dolusu sevgiler..


http://didemuzuncaova.blogspot.com/

http://guven-guven.blogspot.com/

http://leylakdali.blogspot.com/

http://ahmetsoylemez1967.blogspot.com/

http://yaraticitasarimlar.blogspot.com/

http://www.alisveris-cini.com/

http://anfaengerwriter.blogspot.com/

http://aycatugce-tuna.blogspot.com/

http://cobanyildizizuhre.blogspot.com/

http://duslerdenizi.blogspot.com/

http://www.salincaktaikikisi.com/

tekrar tekrar her türlü ödüle layık arkadaşım;

http://gungorekinci.blogspot.com/

bu arada uzun yıllardır sigorta sektöründe başarılı ve yararlı çalışmalarını sürdüren değerli arkadaşım Bengü hanımın da yeni blogu hayırlı olsun..

http://benguatagan.blogspot.com/2010/10/yapi-kredi-sigortaya-hosgeldiniz.html?spref=fb

19 Eylül 2010

SSM'de ''Efsane İstanbul: Bizantion'dan İstanbul'a - Bir Başkentin 8000 Yılı''Sergisi'ni Gezdim.


''İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki etkinlikte, İstanbul’un 8000 yıllık tarihi anlatılıyor.


Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Sabancı Holding sponsorluğunda, “Efsane İstanbul: Bizantion’dan İstanbul’a - Bir Başkentin 8000 Yılı” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor.

5 Haziran - 26 Eylül 2010 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşan sergi, İstanbul’un, Marmaray Projesi kapsamındaki Yenikapı kazılarıyla daha da geriye giden 8000 yıllık eşsiz tarihini, 500’ü aşkın eserle gözler önüne seriyor.

Sergi, Bizantion’dan Nea Roma’ya, Constantinopolis’ten İstanbul’a; Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış kentin görkemli tarihine ışık tutarken; ticaret, hediye ve 4. Haçlı Seferi’nde olduğu gibi yağma yoluyla çeşitli ülkelere dağılmış hazineleri bir araya getiriyor.

Sergi; İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Vatikan, Macaristan, Yunanistan, Avusturya, Belçika, Hollanda, İrlanda, Katar, Portekiz ve Rusya’daki önde gelen kurumlardan seçilen eserlere ev sahipliği yapıyor.

Sergide ayrıca, Türkiye’deki devlet müzeleri ile özel müze ve koleksiyonlardan seçilen eserler de yer alıyor. Yurtdışından 39, Türkiye’den 19 olmak üzere toplam 58 müzeden seçilen geniş yelpazedeki eserler, sergi aracılığıyla ilk kez bir arada sunuluyor.

Sergide; İstanbul’un bir Roma garnizonu iken, Doğu ve Batı Roma’nın ayrılmasından sonra giderek başkente dönüşmesi, Bizans İmparatorluğu’nun gelişme, duraklama ve çöküş evrelerinden sonra 1453 yılında Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle yeni bir doğuşa sahne olması anlatılıyor.''

(*SSM 'den alıntı yapılmıştır.)



Bugün (19 Eylül 2010 ) ailemle birlikte SSM'deki bu muhteşem sergiyi gezdim.
Sergi gelecek hafta sona ereceğinden çok kalabalık idi.
Kalabalığa rağmen,gerçekten çok çok güzeldi.
Çok emek verilmiş.
Özellikle İstanbul Arkeoloji Müzesi'nden,Topkapı Sarayı'ndan,İstanbul Mozaik Müzesi'nden,Fransa'dan,Yunanistan'dan ve bazı Avrupa Ülkelerinden İstanbul'la ilgili birçok tarihi eser getirilmiş.
Sergi'de fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor.(neyse bu sefer önceden araştırıp,öğrendiğim için kızmadım.)
Kimlik bırakarak ücretsiz kulaklıklarımızı aldık.
Sergi,Müzenin üç katında bölümler halinde gezilebiliyor.
İlk Bölümde İstanbul Boğazı'nın coğrafi oluşumunu ve tarih içindeki Osmanlı'nın sahip olduğu toprakların yerlerini gösteren bölümlerin yer aldığı kısa filmin görüntüleri ve müziği çok güzeldi.
Özellikle mermer heykelleri,mermer antik sütunları,seramik eserleri,altın sikkeleri,İstanbul'un Kubbelerinin olduğu muhteşem bölümü çok beğendim.
İstanbul ile ilgili eski kitaplar,haritalar,gravürler,minyatürler,Padişahların portreleri,kılıçları,yakut ve zümrütlerle süslü inanılmaz sorguçları,mücevher kutuları (Topkapı Sarayı'ndan),Haliç'de Fatih'in kullandığı meşhur zincir (İstanbul Arkeoloji Müzesi'nden) çok etkileyici idi.
Sergiyi gezdikten sonra hediyelik bölümüne baktık.
Serginin Türkçe ve İngilizce kitabı (60.TL) ve posteri vardı.
Serginin posterini ve Venedik-İstanbul Sergi'sinin posterini aldım.(tanesi 5 TL)
Sergi ile ilgili kitap ayracı aradım,maalesef bulamadım.
Sonra yorgunluk atmak ve güzelim boğaz manzarasına karşı keyif yapmak için müzenin cafe'sinin terasında oturup çay içtik.
Neredeyse 3 saatin sonunda çok uzağa park edebildiğimiz arabamıza ulaşabilmek ve akşam trafiğine kalmamak için yola koyulduk.

Müze'nin araba kapasitesi 30 araba ile sınırlı olduğundan ve çevredeki bütün park yerleri dolu olduğundan, park yeri bulma telaşı ve stresi yaşadık.

Sergide fotoğraf çekemediğimden ,fotoğraf ve detaylı bilgi için bakınız;

http://muze.sabanciuniv.edu/main/default.php

http://muze.sabanciuniv.edu/exhibition/exhibition.php?lngExhibitionID=100


Sergi 26 Eylül 2010'da sona erecek..
Son hafta içinde bir fırsat yaratıp mutlaka sergiyi gezmeye çalışın.
İstanbul'un geniş kültürü,tarih içinde kazanılan ve maalesef kaybedilen değerlerini izleme şansınız olsun.

Emeklerinden ve paylaşımlarından dolayı  SSM Yönetimine ve değerli katkılarından dolayı başta İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Topkapı Sarayı Müzesi Yönetimi olmak üzere, yurtiçi/yurtdışındaki diğer müzelere teşekkürler.. 

Başka İstanbul yok..
Dünya'nın tarih ve kültür bakımından en zengin ve güzel şehrine-İSTANBUL'umuza- sahip çıkalım.
Değerlerini koruyalım,yok etmeyelim..
Gelecek nesillere bizler de  başka değerler katıp  bırakalım.

http://selmaer.blogspot.com/2010/07/ssmde-efsane-istanbul-bizantiondan.html

selma er.

15 Ağustos 2010

Karma Resim Sergisi

Fikret Otyam-Süleyman Saim Tekcan-Ergin İnan-Yalçın Gökçebağ-İsmail Acar-Sema Çulam –Canan Berber- Celal Günaydın – Hasan Kırdı resim sergisi







Tarih : 6 Ağustos - 5 Eylül 2010


Yer : Hamak Hotel


Şehir : Bodrum

Toprak Sanat Galerisi Bodrum Gündoğan’da Hamak Hotel de 9 Çağdaş Sanatçının eserlerinde oluşan karma sergiye ev sahipliği yapıyor.Uslup ve tarzlarıyla farklı konuları işleyen değerli sanatçıların eserlerinden oluşan sergi 06 Ağustos 2010 da Hamak Hotel de açılacak.


Mekan: Hamak Hotel


Kızılburun Mevkii Casa Costa Sitesi Gündoğan


Tel:0 252 387 98 40


**Bodrum,Sanat ile çok daha güzel..
selma er.

14 Ağustos 2010

''İmgenin Gücü - Avrupa, Kültür Başkenti'nin Ressamlarını Seçiyor '' RESİM YARIŞMASI

Antik A.Ş.’nin kültür yayını Artam Global Art Dergisi, 2010 yılında bir resim yarışması düzenliyor. “İmgenin Gücü: Avrupa, Kültür Başkentinin Ressamlarını Seçiyor” başlıklı resim yarışması, Türkiye’de uluslararası bir jüriye sahip olan ilk resim yarışması.



Tarih : Son başvuru tarihi 30 Ekim 2010



Şehir : İstanbul

Antik A.Ş.’nin kültür yayını Artam Global Art Dergisi, 2010 yılında bir resim yarışması düzenliyor. “İmgenin Gücü: Avrupa, Kültür Başkentinin Ressamlarını Seçiyor” başlıklı resim yarışması, Türkiye’de uluslararası bir jüriye sahip olan ilk resim yarışması.  




Bilindiği gibi, Batılılaşma döneminden yaklaşık 1980’lerin sonlarına dek Türkiye’deki resim sanatı Batı’ya bağlı bir gelişim çizgisi izledi. Büyük çoğunluğu Fransa’da ve Almanya’daki atölyelerde eğitim gören Türk ressamları, Avrupa’daki sanat akımlarından kendilerine uygun olanları Türk resmi içerisine taşıdılar, biraz da bu akımları geriden takip ederek... Bu nedenle de Türk resminin bir ayağı hep Avrupa’da oldu. 1990’lar itibariyle küreselleşmenin de etkisiyle dünya güncel sanat ortamında yeni ve ortak bir dil oluştu ve Türkiye de bu ortamdaki yerini alarak özellikle 2000’li yıllarda bu konumunu sağlamlaştırdı.


Antik A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Olgaç Artam yarışmayla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’da düzenlenen ‘İmgenin Gücü: Avrupa, Kültür Başkentinin Ressamlarını Seçiyor’ yarışması bu açıdan büyük önem taşıyor. Dünya güncel sanat ortamında sağlam bir yeri olan ülkemizin ressamları, ilk kez oryantalist olmayan bir bakış açısıyla değerlendirilecek. Avrupalı uzmanlar, kültür başkentinin ressamlarını seçecek! ”


“İmgenin Gücü: Avrupa, Kültür Başkentinin Ressamlarını Seçiyor” resim yarışması, 18-35 yaş arasındaki profesyonel tüm ressamlara açık. Konu sınırlamasının bulunmadığı ve 100.000 TL. ödülün verileceği yarışmada, jüri, sergilemeye değer bulduğu 25 eseri önce İstanbul’da, daha sonra da Avrupa’da sergileyecek.


Yarışmaya 1 Temmuz-30 Ekim 2010 tarihleri arasında başvuru yapılabilir.


Yarışma şartları ve başvuru koşulları ile ilgili detaylı bilgi ;


http://www.artam.com/

http://www.artam.com/resim_yarismasi.html

*alıntıdır.

4 Ağustos 2010

Japonya Medya Sanatları Festivali İstanbul’da – 2010 -Pera Müzesi

Sanatçı Sunumları

6 Ağustos Cuma :: 14:00 – 18:00

Japonya Medya Sanatları Festivali, 1997 yılından beri Japonya’da düzenlenen, Sanat, Eğlence, Animasyon ve Manga bölümlerinden oluşan özgün bir festival. İstanbul’da ilk kez Pera Müzesi’nde düzenlenen Japonya Medya Sanatları Festivali sergisi, medya sanatlarının iki özgün yönüne, Yaratıcı Akıl ve Anlatıcı Akıl’a odaklanıyor.


Serginin Yaratıcı Akıl bölümünde yer alan 7 sanatçı grubu 6 Ağustos Cuma günü 14:00 – 18:00 saatleri arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda sergide yer alan yapıtları ile ilgili sunumlar gerçekleştirecekler.


*Etkinlik ücretsizdir.


*Sunumların dili Japonca’dır; simültane çeviri yapılacaktır.






SUNUMLAR : 6 Ağustos 2010 Cuma


14:00 - Maywa Denki


14:30 - KAWASE Kohske


15:00 - MURAKAMI Fumiaki


15:30 - KODAMA Sachiko


16:00 - Kahve Arası


16:30 - MATSUYAMA Shinya - HIRAHARA Makoto


17:00 - plaplax


17:30 - ISHIBASHI Motoi - MANABE Daito.


http://www.peramuzesi.org.tr/pdf/Sanatci%20Sunumlari%20-%206%20Agustos%202010.pdf

*alıntıdır.

28 Temmuz 2010

PERA MÜZESİ'NDE YENİ SERGİLER

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi,

6 Ağustos - 3 Ekim 2010 tarihleri arasında,

iki yeni sergiyle, Türkiye’nin 120 senelik dostu Japonya’nın sanatını, gelenekselden moderne, çağdaştan güncele tüm renkleriyle ülkemiz sanatseverleriyle buluşturuyor.


1-)Ikuo Hirayama: Türkiye, Doğu'yla Batı Arasında Bir Kültür Kavşağı;



Japon resim sanatı Nihonga'nın günümüzdeki en önemli temsilcilerinden biri olan Ikuo Hirayama 6 Ağustos - 3 Ekim 2010 tarihleri arasında Pera Müzesi'ne konuk olacak.


2009 yılında yaşama veda eden Hirayama, eserlerine İpek Yolu'nu tema edinmiş ve bu güzergâhta yaşamı boyunca gerçekleştirdiği yaklaşık 100 seyahatle Türkiye'yi de birçok kez ziyaret etmiştir.


Hirayama Ikuo İpek Yolu Müzesi Vakfı ve Japonya Konsolosluğu işbirliğiyle gerçekleştirilen ve 2010 Türkiye'de Japonya Yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenecek sergi, aynı zamanda UNESCO İyi Niyet Elçisi olan Japonya'nın bu saygın sanatçısını Türk sanatseverlerle buluşturacak.

 2-)Japonya Medya Sanatları Festivali İstanbul'da;

 

Japonya Medya Sanatları Festivali, 1997 yılından beri Japonya'da düzenlenen, Sanat, Eğlence, Animasyon ve Manga bölümlerinden oluşan özgün bir festival.

İstanbul'da ilk kez Pera Müzesi'nde düzenlenen Japonya Medya Sanatları Festivali sergisi, medya sanatlarının iki özgün yönüne, Yaratıcı Akıl ve Anlatıcı Akıl'a odaklanıyor. Sergi bu iki temayı, Japonya Medya Sanatları Festivali'nin geçmişteki sergilerinde yer alan ödül kazanmış yapıtlarla olduğu kadar, son dönemden yapıtlar aracılığıyla da gündeme getiriyor.


6 Ağustos - 3 Ekim 2010 tarihleri arasında açık kalacak sergi kapsamında, sanatçı sunumları, paneller ve film gösterimleri gibi etkinlikler de düzenleniyor.


detaylı bilgi için;

http://www.peramuzesi.org.tr/sergiler/detay.aspx?SectionID=2J%2fWt6C1Tecg3P9DzG10Tw%3d%3d&ContentId=K%2boplpaCNBY32GIwngoJPA%3d%3d


Sergiyi en kısa zamanda gezmek istiyorum.

selma er.

10 Temmuz 2010

SSM'de ''Efsane İstanbul: Bizantion'dan İstanbul'a - Bir Başkentin 8000 Yılı''Sergisi







Sergiyi ;

05.06.2010 - 04.09.2010  tarihleri arasında gezebilirsiniz.

(SERGİ 26 Eylül 2010 tarihine kadar uzatıldı.)

Sakıp Sabancı Müzesi, İmparatorluklar Başkenti “Efsane İstanbul”u ağırlamaya hazırlanıyor!..


İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki etkinlikte, İstanbul’un 8000 yıllık tarihi anlatılacak.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Sabancı Holding sponsorluğunda, “Efsane İstanbul: Bizantion’dan İstanbul’a - Bir Başkentin 8000 Yılı” başlıklı sergiye ev sahipliği yapacak. 5 Haziran - 4 Eylül 2010 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak sergi, İstanbul’un, Marmaray Projesi kapsamındaki Yenikapı kazılarıyla daha da geriye giden 8000 yıllık eşsiz tarihini, 500’ü aşkın eserle gözler önüne serecek. Sergi, Bizantion’dan Nea Roma’ya, Constantinopolis’ten İstanbul’a; Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış kentin görkemli tarihine ışık tutarken; ticaret, hediye ve 4. Haçlı Seferi’nde olduğu gibi yağma yoluyla çeşitli ülkelere dağılmış hazineleri bir araya getirecek.

Sergi; İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Vatikan, Macaristan, Yunanistan, Avusturya, Belçika, Hollanda, İrlanda, Katar, Portekiz ve Rusya’daki önde gelen kurumlardan seçilen eserlere ev sahipliği yapacak. Sergide ayrıca, Türkiye’deki devlet müzeleri ile özel müze ve koleksiyonlardan seçilen eserler de yer alacak. Yurtdışından 39, Türkiye’den 19 olmak üzere toplam 58 müzeden seçilen geniş yelpazedeki eserler, sergi aracılığıyla ilk kez bir arada sunulacak.

Sergide; İstanbul’un bir Roma garnizonu iken, Doğu ve Batı Roma’nın ayrılmasından sonra giderek başkente dönüşmesi, Bizans İmparatorluğu’nun gelişme, duraklama ve çöküş evrelerinden sonra 1453 yılında Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle yeni bir doğuşa sahne olması anlatılacak. İmparatorluk başkenti İstanbul’un Avrupa tarihiyle özdeşleşen geçmişinin parlak ve çalkantılı evreleri yansıtılacak, şehrin devraldığı çeşitli din ve inanç mirasının oluşturduğu zengin gelenek tanıtılacak.


SERGİ KATALOĞU;



Bizantion’dan İstanbul’a – Bir Başkentin 8000 Yılı


Anthony Cutler, Baha Tanman, Brigitte Pitarakis, Çiğdem Kafescioğlu, David Jacoby, Doğan Kuban, Engin Akyürek, Ersu Pekin, Gülru Necipoğlu, İnci Delemen, Koray Durak, Mehmet Özdoğan, Nevra Necipoğlu, Paul Magdalino, Robert G. Ousterhout, Robin Cormack, Semra Germaner, Suraiya Faroqhi, Şehrazat Karagöz, Tülay Artan, Zeynep İnankur.

(512 Sayfa-ISBN 978-605-4348-)



Sergiyi henüz gezemedim.
En kısa zamanda gezeceğimi ve sergi ile ilgili fotoğraflarım ile yorumlarımı sizlerle paylaşacağımı umuyorum..

Sağlık,sevgi ve sanat dolu günler dileği ile..
selma er.

http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/haber/14940335.asp

http://www.istanbul2010.org/HABER/GP_701757

SERGİ 26 Eylül 2010 tarihine kadar uzatıldı;




Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin (SSM) ev sahipliği yaptığı “Efsane İstanbul: Bizantion’dan İstanbul’a - Bir Başkentin 8000 Yılı” sergisi, gördüğü yoğun ilgi nedeniyle 26 Eylül 2010 tarihine kadar uzatıldı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın işbirliği ve Sabancı Holding’in sponsorluğunda gerçekleştirilen sergi, ziyarete açıldığı 5 Haziran tarihinden bu yana, yerli ve yabancı sanatseverlerden büyük ilgi gördü. Salı, perşembe, cuma ve pazar günleri 10:00-18:00 saatleri arasında gezilebilen sergi; çarşamba ve cumartesi günleri ise 22:00’ye kadar ziyaret edilebiliyor.






Serginin ünlü konukları arasında Rusya Federasyonu’nun eski başbakanı Yevgeny Primakov, ABD’nin eski dışişleri bakanı Madeleine Albright, ABD’li ünlü televizyon yapımcısı spiker ve yazar Martha Stewart, ünlü mimar Zaha Hadid, Nobel ödüllü edebiyatçı Sir V.S. Naipaul, yönetmen Stephen Frears da yer aldı.






Konuyla ilgili bilgi veren SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Sergi ve geniş kapsamlı kataloğu, İstanbul’un 8000 yıl önceye uzanan tarihini ve farklı kültürlerin karışımından doğan kozmopolit kimliğini gözler önüne sermesi açısından büyük önem taşıyor. Dünyanın önde gelen müzeleri ile Türkiye’deki müzeler ve özel koleksiyonlardan seçilen benzersiz eserler, dünyaca ünlü Çek Mimar Boris Micka’nın tasarladığı sergilemeyle ilk kez bir arada sunuluyor. Sergi ayrıca, kentin görkemli tarihini ve kültürel mozaiğini tanıtarak, İstanbullulara nasıl bir kültürel zenginlik içinde yaşadıklarını gösteriyor. Dünyanın saygın müzelerinin yöneticileri ile akademisyenlerden oluşan SSM Uluslararası Danışma Kurulu üyeleri, Haziran ayında yapılan senelik toplantıda, serginin uzatılması yönünde görüş bildirmişti. Bu nedenle, gelen talepleri de göz önünde bulundurarak, serginin süresini 26 Eylül’e kadar uzatmaya karar verdik.” dedi.
 
http://muze.sabanciuniv.edu/news/news.php?lngGeneralNewsID=98

26 Haziran 2010

PERA MÜZESİ'nde FERNANDO BOTERO Resim Sergisi'ni Gezdim.


































22 Haziran 2010'da eşimle birlikte PERA MÜZESİ'nde FERNANDO BOTERO Resim Sergisi'ni gezdik..

SERGİ;

04 Mayıs 2010-18 Temmuz 2010 tarihleri arasında gezilebilir..





Hafta içi olduğundan kalabalık yoktu.


Bütün resimlerin tek tek fotoğrafını çekmeye çalıştım..


Sergiyi gezerken BOTERO ile ilgili film gösterimini izledik..


Filmin başını kaçırdık,ama çok güzeldi..


Botero'nun insanları ve nesneleri çok büyük boyutta resmetmesini ve devasa boyutta yaptığı heykelleri izledik filmde..


Sergide heykelleri yoktu..


İyi ki belgesel filmi izleme şansımız oldu..


Böylece,sanatçının dünyanın birçok  ülkesinde açık ve kapalı alanlarda sergilediği çok büyük boyuttaki insan ve hayvan heykellerini izlemiş olduk..


Filmde Sanatçı,yaptığı resim ve heykellerde nelerden etkilendiğini,çalışmalarını,sergilerini,yaşam tarzını bizlerle paylaşıyor..


Eserlerinin konuları ; bizzat yaşadığı olaylar,gezdiği ve gördüğü yerler-insanlar-nesneler..


Sirk hayatını çok sevdiğini söylüyor..















Sirklere giderek bizzat oradaki yaşamı inceliyor ve resmediyor..


Boğa Güreşlerini çok sevdiğini ,hatta matador olmayı öğrenmek istediğini söylüyor..















Matadorluğun zorluklarını gördükten sonra,onları resimlerine aktarmayı tercih etmiş..

Genelevlerdeki ve barlardaki kadın-erkek ilişkilerini,orada yaşananları incelemiş ,onları da tualine aktarmış.













Din adamlarını,katedralleri,onların yaşamını da çok güzel canlandırmış..










Sanatçının kullandığı canlı renkler sayesinde resimlerindeki varlıklar adeta canlı gibi..

Ölüdoğa diye tanımladığı natürmontları da çok güzel,nesneler çok büyük,çok kalın,çok renkli..



















Hiçbir sanatçının yapmaya cesaret edemedi büyük resimler!!!

Kadınların kalçalarını,bacaklarını çok şişman olarak yaptığı resimlerin çoğunda;

Kadınların göğüsleri,elleri ve ayakları çok küçük.













Kocaman yaptığı bir insan,eşya veya hayvan figürünün yanındaki nesne veya insan ondan çok daha küçük boyutta..














Yani resimlerinde tezatlığı da vurgulamış bana göre..

İnsan vücudunu ve yüzünü çok canlı bir ten rengine boyamış..














Kıyafetlerindeki kumaşlar,kıvrımlar sanki gerçek gibi..

Latin Amerika'daki yaşamı,sirk dünyasını,genelevleri,barları,boğa güreşlerini kendi bakış açısı ile ve bilerek büyük ve yer kaplayacak çizgi ve renklerle tualine çok güzel aktarmayı başarmış..

Resimlerinde ünlü ressam PAUL GAUGUIN'den etkilenmiş..

Ünlü sanatçıların,ressamların,Picasso'nun bile şişman resimlerini yapmış..

Kendi resimlerini de şişman yapmış..














Botero Sergisini gezdikten sonra,diğer katlardaki  Koleksiyon Sergisi:Düşlerin Kenti İstanbul ve Eski zamanlarda kullanılmış olan Ağırlıkların bulunduğu kalıcı sergiyi gezdik.

Fotoğraflarını çektim birçoğunun..

Osman Hamdi Bey'in KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ Tablosunun karşısında dakikalarca kaldım..Seyretmeye doyamadım..Daha önce defalarca fotoğrafını çektiğim halde yine fotoğrafını çektim..Ama hiçbir fotoğraf o resimde çıplak gözle görebildiğimiz çok özel  görüntüyü yansıtamaz bence..




Sergiyi gezdikten sonra cafesinde eşimle birlikte çay içtik..

Pera Cafe'de ;

Kolombiya Mutfağından Menüsü ve Pera Cafe Menüsü var.

Çıkışta hediyelik bölümüne uğradım..

Hediyelik bölümünde serginin kitabı,kitap ayraçları,şık bir kutu içinde botero resimlerinin kartpostalları,rozetleri vb.var..


Sergilere ait kitap ayraçlarını biriktirdiğimden,birkaç tane Botero resim sergisi ile ilgili kitap ayracı aldım.

Osman Hamdi Bey'in KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ Tablosunun Çerçeveli  reprodüksiyonunu aldım..

Salonumuzun  bir duvarında eşimin dedesinden kalma antika saatin yanına astım..

Karşı duvarda da yirmi yıldır en sevdiğim iki sanatçı,Picasso ve Salvador Dali'nin reprodüksiyonları var..

Picasso'nun büyük boy GUERNİCA Tablosu..

Dali'nin de büyük boy bir tablosu..


Keşke onlara ait orjinal tek bir tablom olabilseydi..

Neyse,şimdilik elimdekilerle de mutlu oluyorum..

Birgün Picasso ve Dali Müzelerini gezebilirsem daha da mutlu olacağım..

Herkese sanatla dolu, renkli,güzel bir  yaşam dilerim..

Sağlıksız,sevgisiz ve sanatsız kalmayın..

not:
Sergiye girişte bilet alırken,görevliler hatırlatmadığından kulaklık almayı düşünemedim.Sergiyi gezerken bazı resimlerin açıklamalarının yanında kulaklık işareti olduğunu çok sonra farkettim ve üzüldüm..

Çıkışta görevlileri uyardım..Bari benden sonra bilet alanlara kulaklık isteyip istemediklerini sorun dedim..
Bu arada kulaklık ücretli imiş!!!

selma er.


http://www.peramuzesi.org.tr/


http://selmaer.blogspot.com/2010/05/fernando-botero-resim-sergisi-turkiyede.html


http://www.google.com.tr/images?hl=tr&rlz=1T4GGLR_trTR357TR358&q=fernando+botero&um=1&ie=UTF-8&source=univ&ei=VkgmTJiFFZCRjAfr_tVq&sa=X&oi=image_result_group&ct=title&resnum=1&ved=0CCoQsAQwAA

http://en.wikipedia.org/wiki/Fernando_Botero

http://www.cnnturk.com/2010/kultur.sanat/diger/05/10/enteresan.ressam.fernando.botero/575627.0/index.html

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=35089&rid=2

http://www.wingscard.com.tr/wings-style/bu-hafta/fernando-botero-sergisi.html

http://www.fernando-botero.com/

25 Haziran 2010

2010 YILINDA DÜZENLENECEK OLAN BAZI FOTOĞRAF YARIŞMALARI

Deniz Ticaret Odası 11.Geleneksel Fotoğraf Yarışması


Konu: “Deniz kentlerimiz”

Dünya kenti niteliği taşıyan İstanbul, 2010 yılı için avrupa kültür başkenti seçilmiştir. Elbette İstanbul tarihsel ve güncel birikimleri ile bu ünvana layıktır. Ayrıca İstanbul aynı zamanda dünyanın en önemli deniz kentlerinden birisidir. Bu bilinen tarih boyunca da böyle olmuştur. Bu yıl DTO geleneksel 11. Fotoğraf yarışmamızın konusu İstanbul başta olmak üzere sahillerimizde dizili duran “deniz kentlerimiz”dir.


Ayrıntılı Şartname’yi aşağıdaki linkten indirebilir ve doldurup Yarışma Danışmanı’na gönderip yarışmaya katılabilirsiniz.

Fotoğraf Yarışması katılım formu ve şartnamesi


http://www.denizticaretodasi.org/DetoPortal/Show.aspx?cid=ac...




***SKF Türk 8.Ulusal Fotoğraf Yarışması






Hayatımız Spor Gelenekselden güncele Kırkpınardaki yağlı güreş, Erzurumdaki cirit,


Artvindeki boğa güreşi ne kadar geleneksel sporumuzu yansıtıyorsa, heyecanla beklediğimiz


Güney Afrikadaki dünya futbol şampiyonası, Türkiyenin değişik kentlerinde heyecan fırtınası


yaratacak Dünya Erkekler Basketbol finalleri, Antalyada en ağırı kimin kaldıracağının şimdiden


merak edildiği Dünya Halter şampiyonası güncel sporu yansıtıyor.






Mahalle aralarından, arsalara, halı sahalara kadar her an peşinde koştuğumuz futbol topu, iş yerlerinde kağıttan topla çöp kutularına atılan basket, hayatımızın her anında sporla içli dışlı olduğmuzun kanıtı.






SKF Türk 8. Fotoğraf Yarışması Gelenekselden Güncele ”HAYATIMIZ SPOR”


konusunda objektiflere yansıyan kareleri bekliyor.






Yarışmaya Son Katılım Tarihi : 27 Ağustos 2010 Cuma






SKF Türk Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.


İstanbul 0212 438 11 63


İzmir 0232 458 45 57


Adana 0322 459 63 80


http://www.skfturk.com.tr






Yarışma şartnamesi ve katılım formu için






http://www.tfsf.org/images/stories/skf/2010/skf2010.pdf






********************************************************************************************************************






*2010 Yılı BMC Ulusal Fotoğraf Yarışması


BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş., Türk fotoğraf sanatına katkıda bulunmak amacıyla, “Ülkemiz ve BMC” konulu Ulusal Fotoğraf Yarışması’nın bu yıl on üçüncüsünü düzenliyor. Yarışma, tüm fotoğraf severleri, BMC ile ülkemiz insanını, coğrafyasını ve değerlerini aynı fotoğraf karesinde bir araya getirmeye çağırıyor.






Yarışma Konusu


Ülkemiz ve BMC






Yarışma Koşulları


1. Yarışmaya T.C vatandaşı, 18 yaşını doldurmuş tüm fotoğraf severler katılabilir.






2. Yarışmaya eser gönderenler, eserlerin kendilerine ait olduğunu beyan ve taahhüt etmiş sayılacaklardır.






3. Yarışma (siyah/beyaz veya renkli) baskı dalındadır.






4. Eserlerde, BMC araç/araçlarının veya hizmetinin görüntüleri yer almalıdır.






5. Her yarışmacı en fazla 4 adet baskı gönderebilir.






6. Yarışmaya katılacak fotoğrafların kısa kenarı 30 cm, uzun kenarı 40 cm olacak şekilde fotoğraf kağıdına basılı olmalıdır. Ayrıca, fotoğraflar baskı ölçülerinde CD ya da DVD içerisinde en az 30×40 cm ebatta ve en az 300 dpi çözünürlükte, JPEG veya TIFF formatında gönderilmelidir. Eserler, paspartusuz ve kenar boşluksuz olarak gönderilmelidir.






7. Fotoğrafların arka yüzünün sağ alt köşesine rakam veya harften oluşan rumuz ve sıra numarası ve CD ya da DVD’ lerin de üzerine rumuz ve fotoğrafın ismi not edilmelidir. Yarışmaya katılacak eserler, eksiksiz olarak doldurulmuş başvuru formu ile beraber zarflanarak, son katılım tarihi olan 30 Ağustos 2010 mesai saati sonuna kadar teslimat yerine ulaşacak şekilde gönderilmeli ya da elden teslim edilmelidir; aksi halde yarışmaya dahil edilmeyecektir. Bu hususlardaki tüm bilgilerin doğruluğundan katılımcı sorumludur.






8. Ödüller


Birincilik Ödülü 3000 TL


İkincilik Ödülü 1500 TL


Üçüncülük Ödülü 750 TL


Mansiyon 500 TL


BMC Özel Ödülü 500 TL






9. BMC, ödül ve mansiyon alan fotoğrafların yanı sıra, diğer fotoğraflardan da istediğini satın alacaktır. Kurumun malı olacak bu fotoğraflar yarışma kurallarına uygun olarak ad, soyadı ve fotoğraf ismi belirtilerek (takvim, broşür, afiş, kartpostal, internet sitesi vb.) uygulamalarda kullanılabilecektir.






10. Ödül alan ya da sergilenmeye değer görülen eserler yarışma sonunda internet ortamında sergilenecektir. Katılımcılara sergileme ve basılacak albüm için ayrıca telif ödenmeyecektir.






11. Zarf ve eserler hasar görmeyecek şekilde paketlenip 1 adet başvuru formu ile birlikte belirtilen adrese gönderilecek veya elden teslim edilecektir. Postadaki kaybolma, gecikme ve hasardan BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. sorumlu değildir. BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. gönderileri aldığına ilişkin teyit göndermeyecektir. Yarışmaya katılan eserlerin özenle korunmasına çalışılacaktır. Önlenemeyen hasarlardan BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. sorumlu değildir. Yarışma sonunda ödül ve mansiyon alan ve satın alınan eserlerin dışında kalan eserler geri gönderilecek, elden teslim edilenler aynı şekilde alınacaktır.






12. BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş., katılımcıların fotoğraflarıyla ilgili izinler ve telif haklarıyla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmez.






13. Katılımcı, ödül alan ya da satın alınan fotoğraflarının BMC Sanayi ve


Ticaret A.Ş. ile ilgili yayınlarında isminin ve eser adının kullanılması şartıyla kullanım hakkını verdiğini peşinen kabul ettiğini ve buna bağlı olarak, gerek Fikri ve Sınaî Haklar Kanunu, gerekse diğer ilgili mevzuat gereğince yarışmaya gönderdiği eserinin/eserlerinin çoğaltma, işlenme, yayma, temsil, umuma iletim, faydalanma vb. umuma arzda gerekli bilimum haklar için BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye izin / muvaffakatname verdiğini kabul eder. Bu şekilde kullanılan eserler için, eser sahibi sonradan verdiği izni kesinlikle geri almayacağını ve eserin yukarıdaki şekilde kullanılmasını men etmeyeceğini veya bu izin/muvaffakatname için herhangi bir telif hakkı veya maddi, manevi talepte bulunmayacağını gayri kabili rücu kabul, beyan ve taahhüt eder. BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. eserler için katılımcının yukarıda verdiği izin/muvaffakat karşılığında telif hakkı bedeli ödemeyecektir.






14. Yarışmanın neticesinde, seçici kurul herhangi bir eseri herhangi bir ödüle layık görmekle birlikte, bu yarışmadan önce veya bu yarışmayla eş zamanlı, anılan bir eserin başka bir yarışmada derece almış olduğunun ortaya çıkması durumunda, alınan ödül iptal edilir ve eğer verilmişse, ödül sahibinin, ödülü derhal iade etmesi gerekir. Bu iptal durumu, diğer ödül almış ve/veya alamamış yarışmacılar bakımından hiçbir manada talep hakkı doğurmaz.






Yarışmaya katılmak, yukarıdaki koşulların aynen kabul edildiği anlamına gelmektedir. İlginize teşekkür eder, başarılar dileriz.






Seçici Kurul Danışmanı


Prof. Mehmet Bayhan Arel Üniversitesi






Seçici Kurul Üyeleri


Nevzat Çakır Fotoğrafçı


Cengiz Karlıova Fotoğrafçı


Ufuk Sandık Sabah Gazetesi Otomotiv Editörü


Nihat Sırdar Alem Fm Program Yapımcısı


Murat Gür Photo World Dergisi Genel Yayın Yön.


Vahit Mahmatlı Taşıyanlar Dergisi Genel Yayın Yön.


Şadi Gücüm Çukurova Holding Yön. Kur. Başk. Vek.


Murat Dirlik BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş.






Son Katılım Tarihi


31 Ağustos 2010






Değerlendirme


4 Eylül 2010, İstanbul






Sonuçların Açıklanması


15 Eylül 2010 – BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. web sitesinde duyurulacaktır.






Sergileme


Ekim – Kasım 2010 – BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. web sitesinde yayınlanacaktır.






Yarışma İletişim Adresleri


Yarışma Sekreteri: Gülben Mersin Çakırer


İnternet Adresi: http://www.bmc.com.tr E-posta: pr@bmc.com.tr


Telefon: (0232) 477 18 00 Faks: (0232) 477 18 70


Adres: BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. “Fotoğraf Yarışması”


Kemalpaşa Caddesi No: 32 35060 Pınarbaşı / İzmir






Yarışma Başvuru Formu için






http://www.bmc.com.tr/images2/img/347/File/GUNCEL/BMC%2013_%...

21 Haziran 2010

The Trendy blog ödülü




Sevgili DİDEM

http://didemuzuncaova.blogspot.com/

VE

Sevgili KARAKALEM

http://ahmetsoylemez1967.blogspot.com/

bloğumu The Trendy blog ödülü ile ödüllendirmiş.

İkisine de   çok teşekkür ederim.

Bu ödülün yaratıcısı The Trendy Treehouse adlı blog sahibiymiş.


The Trendy blog ödülünün yerine getirilmesi gereken kurallarıda şunlarmış:


-Blogunuzda ödülle ilgili post hazırlamak (Size ödül veren kişiye teşekkür etmek)


-Postunuzda ,bu ödüle uygun bulduğunuz 10 blog arkadaşınızı belirtmek


-Postunuzda ödülün logosunu yayınlamak (Trendy Treehouse URL linki vererek)


-Ödülü verdiğiniz 10 blogcu ya haber vermelerini sağlayacaksınız.

Ben bu işlerden pek anlamam.

Ne eğitim hayatımda,ne de iş hayatımda hiç ödül almadım..

Ödül almadım diye üzülmedim de..

Benim çok değerli bir ödülüm var zaten..

Sevgili kızım Gizem..

Şimdi bir de bloglarını severek okuduğum,takip ettiğim değerli arkadaşlarım var..

Hepsi ayrı ayrı çok güzel,yaratıcı,duygulu değerli bloglar..

Tabii herkesin ayrı yaşam tarzı,zevkleri,hobileri,yaşanmışlıkları,hayalleri,
mutlulukları,hüzünleri,başarıları,belki başarısızlıkları,yapmak istedikleri,yapamadıkları,
ayrı dünyaları var..

Bu ödül zincirinin devam etmesi adına sadece 10 blog  arkadaşını belirtmek sadece bir sıralama..

Aslında hepsi güzel ve değerli..

1-DİDEM
http://didemuzuncaova.blogspot.com/
(Didem benim en büyük yeğenim.Son on yıldan beri Amerika'da eşi ve iki çocuğu ile yaşıyor.Türkiye'ye pek sık gelemiyor..Hasretimizi ve yaşadıklarımızı blog sayfalarımızda anında paylaşıyoruz..Çocuklarını çok özlesem de fotoğrafları ve yaptıklarını takip edebiliyorum..Benim güzel kızım,her zamanki güler yüzü ve samimi anlatımı,esprileri ile blog yazarlarının arasında ayrı bir renk..O,halasının bir tanesi..)

2-KARAKALEM
http://ahmetsoylemez1967.blogspot.com/
(Sevgili Karakalem ile blog ortamında yazılarımızdan  tanıyoruz birbirimizi..Onun duygusallığı,seviyeli ve duyarlı yazıları,kalbinin derinliklerindeki duygularını,özlemlerini,acılarını yazdığı şiirlerini bizlerle paylaşması..Güzel kızı Miroş'un büyümesini,başarılarını,gençkız oluşunu babasının yazıları ve fotoğrafları sayesinde izliyoruz..Birkaç ay önce Miroş babasının blogunu  fotoğraf,resim ve yazıları ile renklendirdi,canlandırdı.. Karakalem blogundaki ninnisini değiştirip,geçici de olsa başka müzik koyduğunda üzülüyorum,sitem ediyorum.Karakalemden tek bir ricam var,kendi sağlığı için sigarayı bırakırsa ona ayrı bir ödül bulup,vermeye çalışacağıma söz veriyorum..Buradan ikisine de sevgilerimi gönderiyorum.)

3-GÜVEN'İN YERİ
http://guven-guven.blogspot.com/
(Sevgili Barış(Güven) ile birkaç yıldan beri  blogcu.com'dan tanışıyoruz..Sonradan  o da benim gibi yazılarını blogger'da yazmaya başladı..Önceki Blogu ''Barıştan Selam Ola'' idi..Tekirdağ'da yaşıyor..Ama o bir dünya insanı..Yazdığı felsefi yazıları,kültürel faaliyetleri takip etmesi,insanı önce insan olarak değerlendirmesi,önce manevi değerlere önem vermesi,alçakgönüllüğü,İstanbul'un en özel yerlerini gezmesi,bir bardak çay ile mutlu olabilmesi,sahip olduğu  maddi ve manevi herşeyini başkaları ile paylaşması benim bilebildiğim güzel özelliklerinden sadece bazısı..Kendisiyle yüzyüze görüşme fırsatım olmadı..Aslında birçok defa İstanbul'da aynı sergilere,müzelere,sanatsal faaliyetlere katılmış olsak da,maalesef aynı zamanlara denk gelmedi..Bir gün tanışmak ümidi le..)

4-LEYLAK DALI
http://leylakdali.blogspot.com/
(Sevgili Leylak Dalı'nın blogunu birkaç aydan beri takip ediyorum..Hergün bilgisayarımı açtığımda ilk onun blogunda yeni bir yazı var mı diye bakıyorum..O güzel fotoğrafları ve anlatımı ile okuduğu kitapları,gezdiği yerleri,Antalya'nın güzelliklerini,leylakların o güzelim renklerini hatta kokukarını paylaşıyor bizlerle..Sayfasının bu en son hali de çok güzel ve canlı.Şimdi Marmaris'de tatilde olduğunu yazmış..İstanbul'dan ona sevgilerimi gönderiyorum.)

5-ALIŞVERİŞ CİNİ 
http://www.alisveris-cini.com/
(Kendisi daha önce bu ödül de dahil olmak üzere birçok ödül aldı aslında.Ben yine de blogunu severek takip ettiğim ve çok sevdiğim için burada yazmak istedim.Onun moda ile ilgili dergilerde ve birçok yerde blogunun adını görünce hak ettiği değerin birileri farkında diye çok mutlu oluyorum..Blogunun yeni tasarımı çok güzel,hayırlı olsun.Başarılarının ve güzel paylaşımlarının devamı dileği ile,sevgilerimi gönderiyorum kendisine..)

6-HAYAT CESURLARI VE POZİTİFLERİ SEVER
http://gungorekinci.blogspot.com/
(Sevgili Güngör Hn'ı çok seviyorum.Blogundaki samimi anlatımını,güler yüzünü,içindeki o güzel ışığı yansıtmasını,gezip gördüğü yerleri fotoğrafları ile paylaşmasını,bankacı olması.-ben de emekli bankacıyım-..Eminim sevgisini katarak yaptığı mantılar çok güzeldir.Bir gün bende tadına bakarım inşallah.)

7-EVRENİN DÜNYASI
 http://evrenin.blogspot.com/
(Blogu çok güzel ve özel..Yazılarına her zaman yorum yazamasamda takip ediyorum.Blogunun tasarımı,yazılarındaki değişik anlatımı,güzel fotoğraflarını izlediğim için çok mutluyum.)

8-BİRMİLYON KALEM
http://1milyonkalem.blogspot.com/
(Benim de birkaç aydan beri bazı yazılarımı paylaştığım çok güzel ve seviyeli bir blog.Sevgili Erkan Bal ve A.Şebnem Soysal kurmuş bu blogu.Şu anda 542 izleyicisive yüzlerce yazarı var..Blogun yeni yerleşim tarzı ve sayfa düzeni çok güzel oldu.Sol taraftaki yazarlar listesindeki isimleri tıkladığımızda tek tek bütün yazarların kendi özel bloglarına ulaşabiliyoruz..Site kurucu ve yöneticilerinin toplumla ilgili önemli olaylara duyarlılık göstererek başlattıkları kampanyalar çok güzel..Hala devam eden kampanyalarla ilgili site yazarları bloglarında o konu ile ilgili yazılar yazarak ve kampanya logosunu sitelerine koyarak destek oluyorlar..Ben de elimden geleni yapmaya çalışıyorum..En önemli kampanya konuları;Çocuk istismarları ve diğerleri..Kampanya konuları sitede var..Blog yazarlarından isteyenler BİRMİLYON KALEME'e üye olabiliyor.)

9-YAŞAMIN KIYISINDA
http://yasaminkiyisinda.blogspot.com/
(Her zaman yorum yazamasam da,severek takip ettiğim çok güzel ve özel bir blog)

10-ÖYKÜ ATÖLYESİ
http://oykuatolyesi.blogspot.com/
(Değişik sayfa tasarımı ile,öykü yazarları ile,Fotoğrafın Dili Çalışması ve Yeni kelime ''.....''Çalışmaları ile çok güzel ve paylaşımcı bir öykü sitesi..Bende geçen kış birkaç ay 19 Mayıs Kültür Merkezi'nde Öykü Atölyesine devam etmiştim..Öykü yazmayı öğrenmeye çalışmıştık bir grup değişik mesleklerden yetişkin ..Çok değerli arkadaşlar kazandım bu sayede..Belki öykü yazmayı pek beceremedim ama hayatımda yeni ve güzel bir pencere daha açılmış oldu.)


Bu listenin devamına yazabileceğim severek izlediğim çok fazla blog var..Bazıları diğer arkadaşlar tarafından bu ödüle daha önce layık görüldüğünden,ben tekrar tekrar ilk on blog arasına yazmadım..

Sevgili BİLGE'yi yazmak istedim..Ama zaten çok önce kazandı bu ödülü..

Tüm blog yazarlarına değerli paylaşımları ve bana kazandırdıkları için çok teşekkür ederim.

İyi ki varsınız..

selma er.

http://www.selmaer.blogspot.com
http://www.selmaer3.blogspot.com
http://www.selmaer7.blogspot.com

17 Mayıs 2010

Fernando Botero Resim Sergisi Türkiye'de


04 Mayıs-18 Temmuz 2010
Pera Müzesi

21. yüzyılın en çok merak uyandıran sanatçılarından biri olan Fernando Botero, 64 yapıttan oluşan geniş kapsamlı bir sergiyle, Türk sanatseverlerle ilk kez   Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde buluşuyor.

Günümüz estetik anlayışına yeni bir yorum getiren Botero'nun bu sergisi sirk, boğa güreşi, Latin Amerika halkı, Latin Amerika yaşamı, ölüdoğa ve sanat tarihinin geçmiş ustalarından uyarlamaları kapsayan altı bölümden oluşuyor. Kolombiya doğumlu sanatçının kendi kültürüne ait yoğun yansımalar taşıyan yapıtları yüzyılımızın güzellik kavramını sorgularken özgün üslubu ve özyaşamöyküsel göndermeleriyle de dikkat çekiyor.

Fernando Botero ve Yunanlı eşi sanatçı Sophia Vari, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Botero çiftine yurt dışından, galerici, eleştirmen ve koleksiyonerlerden oluşan 100 kişiyi aşkın bir grup eşlik ediyor.


Kolombiya Fahri Konsolosluğu, İspanya Büyükelçiliği ve Instituto Cervantes, Estambul desteğiyle.


Ölüdoğa;











Botero için ölüdoğalar, 1960'lı yılların sonundan başlayarak düzenli bir süreklilikle büyüleyici bir imgenin esin kaynağını oluştururlar: Söz konusu imge, masaya koyulmuş meyve ve nesnelerin yalın bir kompozisyonunu aşıp, kimi zaman başlı başına bir dünyayı gözler önüne serer. Bu resimlerin bazılarında "kübik mekân"ın yarattığı klostrofobi duygusu, resme bir ayna ya da dışarıya doğru bakmayı olanaklı kılan bir açıklık eklenerek aşılır. Botero, resmin mimari kurgusunu hafifletmek, resme derinlik kazandırmak ve yapısal dengeler oluşturmak için nesnelerdeki yansımalardan ve arka plandaki bir kapıdan yararlanır.

"Bir elma ya da portakal çizdiğimde, insanların bu elma ya da portakalın bana özgü olduğunu ve onu benim çizdiğimi fark edeceklerini biliyorum; çünkü benim yapmaya çalıştığım şey, çizilen her öğeye, en yalın olanına bile, derin bir inançtan kaynaklanan bir kişilik verebilmektir." Demek ki, Botero için biçim sorunu, cansız nesnelere, ölüdoğalara bile özgün bir görünüm kazandırabilmektir
*
Uyarlamalar;

















Botero resminin karakteristik özelliklerinden biri, sanatçının abartı ve fantastik olana meyilli Latin Amerika kültürü kökeni ile Avrupa kültürünü olağanüstü şekilde birleştirebilmesidir. Elbette, buradaki Avrupa göndermesinden, öncelikle sanatçının 1950'li yılların başında İtalya ve İspanya'daki yolculukları sırasında, onun için önemli referans noktaları olan Giotto, Piero della Francesca, Leonardo, Mantegna, Velázquez, Goya, Dürer, Rubens, Manet ve Cézanne gibi ustaları incelemesi yatar.

Sanat tarihi, büyük, neredeyse sonsuz bir imgeler dağarcığı olup, bu dağarcığı yağmalayabilir, ama taklit edemezsiniz. Botero asla taklit etmez: Yüzyıllar sonra o resimlerin ruhunu yeniden yaratmaya çalışarak, o ruhu hacim, uzam, çizim ve renge ilişkin kendi özgün görüşü aracılığıyla tuvale yansıtıp kendinin kılarak yeniden yapar.
*
Boğa Güreşi;




















"Boğa güreşini çizmeye cesaret ettim, çünkü bu konuyu çok iyi biliyordum. Bir konuyla benliğiniz arasında güçlü bir ilişki yoksa, o konuyu çizemezsiniz. Kişiye bir tür ahlaki yetki verdiği için bu ilişki kesinlikle gereklidir. Benim boğa güreşiyle böyle bir ilişkim vardı. Konuyla olan bu bağım ‘kan'ımdan ve yaşamımdan ileri geliyordu."

Elbette, Botero'yu ilgilendiren, yalnızca boğa güreşçisinin boğayla mücadelesi değil, bu laik ayinin çerçevesini oluşturan her şeydir. Üstlerinde gösterişli, şık kıyafetleri, halkın coşkuyla karşıladığı ve modern kahramanlar gibi gördüğü boğa güreşçilerinin giyim töreninden, matador ve atlı pikador'ların arenaya çıkışlarına, hayran oldukları kahramanları alkışlamak için tribünleri dolduran seyirci kitlesine kadar her şey, adeta boğa güreşinin bünyesinde barındırdığı şiddetten uzak olağanüstü bir halk gösterisinin bir parçasını oluşturur. Botero konusuyla o derecede özdeşleşir ki, Otoportre'sinde matador giysisi içinde kendini ölümsüzleştirir.
*
Sirk;




















Botero, sık sık kış aylarını geçirdiği Meksika'da sirke sevdalanmış; sirke özgü kişilerin, renklerin, hareketin, yaşamın ve daha önce Picasso, Léger, Chagall ve başka birçok sanatçının yapıtlarında ölümsüzleştirdiği hem çok eski, hem modern bir öykünün büyüsüne kapılmıştır.



Sirkin "çok güzel ve zamandan arınmış bir konu" olduğunu dile getiren Botero, sirkteki yaşamı her yönüyle gözler önüne serer: Biniciden cambaza, kaplan ve aslan terbiyecisinden upuzun ayaklıklarla yürüyen palyaçolara, filden atlara ve develere çok güzel bir dizi portre sunar: Rengârenk bir evren, bir renkler kaleydoskopudur bu.

Botero'nun ilk bakışta komik, gülünç ve ironik görünen imgelerinin, ilk bakışın ötesine geçmek isteyenler için, anlamlarla yüklü olduğu açığa çıkar ve sirk, yaşamın büyük bir metaforu halini alır.
**

http://www.peramuzesi.org.tr/default.aspx

Sergiyi ve sanatçıyı tv'de izledim..

Sanatçının tarzı ve eserleri çok değişik..
Sergiyi en kısa zamanda gezeceğim..

selma er.

SERGİYİ GEZDİM;
http://selmaer.blogspot.com/2010/06/pera-muzesinde-fernardo-botero-resim.html